KIYASLAMAK ÇOK BÜYÜK HAKSIZLIK
TATAR RAMAZAN”IN GÜZİDE’Sİ ŞEBNEM HASSANİSOUGHİ, DİZİNİN KADİR İNANIR’IN BAŞROLÜNÜ OYNADIĞI FİLMLE KIYASLANMASINDAN RAHATSIZ…
Özgürlükçü... İdealist... Her ortama kolayca adapte olabiliyor... “Tatar Ramazan”ın Güzide’si Şebnem Hassanisoughi’nin en belirgin üç özelliği bunlar. Devamını ve yeni set ortamını genç oyuncu anlattı.
* “Tatar Ramazan” sizi yoruyor olmalı... Çekim temposunun yanı sıra sürekli dizi için İzmir’e gidip geliyorsunuz. Daha önce hiç şehir dışında çalışmalarınız olmuş muydu?
- Çok kısa süre Mardin’de “Firar” dizisi için çekim yapmıştık. Sadece ilk bölümleri orada çekmiştik, o yüzden çok şehir dışı bir iş gibi görmüyorum onu. Bu ilk sayılır.
* Oyuncunun belli bir yeri yurdu olur mu?
- Tek bir karakteri oynayamayacağın gibi farklı farklı yerlerde de çalışabilirsin, çok farklı insanlarla bir arada olabilirsin, bu çok normal. Başka bir işte çalışanlar bizler kadar kolay adapte olamazlardı. Gerçi ben avantajlıyım da, çocukluğumdan bu yana çok yer değiştirdiğim için alışkınım. Sadece ilkokulda üç kez okul değiştirdim, düşünün.
* Siz de kendinizi belli bir yere ait hissetmeyenlerden misiniz?
- Ben kendimi her yere ait hissedebiliyorum. Şurada uyuyamam ya da yatağımı özledim gibi hislerim olmaz. Aidiyet gibi bir ihtiyaç da hiçbir zaman duymadım.
BAZI OYUNCULUKLAR BENİ UTANDIRIYOR
* Gelelim “Tatar Ramazan”da canlandırdığınız karaktere... Güzide’yle aranız nasıl?
- Çok güzel kurulmuş ve öngörülmüş bir rol bu... Güzide, daha önce canlandırdığım karakterden de tamamen farklı, dolayısıyla heyecan verici. İlk günün sonunda bedenimde başka birisini hissetmeye başlamıştım.
* Nasıl biri Güzide?
- Ovacık’ta yaşayan, hali vakti yerinde, kulüp işleten bir kadın. Yıllarca yalnız kalmış, son iki senedir sevgilisi olan biri. Sevgilisi evli bir adam, ayrıca kasabanın en güçlü insanlarından. Güzide biriyle birlikte olursa ancak öyle bir adamla birlikte olur. Güzide’ye göre de o adamın başka biriyle birlikte olmaması lazım. Biri birini aldatıyor gibi düşünmüyor. Ahlaksızca bir şey yapıyorum gibi bir görüşü yok. O adamı seviyor ve birlikte olmak istiyor, tek düşüncesi o.
* Bu rolün sizi en çok cezbeden tarafı neydi?
- İş bazında konuşacak olursam, dönem işi olması ilgimi çekti. Daha o dönemde kendi ayakları üstünde duran, üstelik evli bir adamla ilişki yaşayabilen bir kadının kendisini bu durumda nasıl haklı görebileceğini de merak ettim. Bu yüzden de çok çekici geldi.
* Kimilerine göre oyunculuk, içinde olanı dışarı çıkarma, keşfetme işi... Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
- Ben öyle düşünmüyorum. Bu, gerçek hayatta olamadığın şey için oyunculuğu kullanmak gibi geliyor bana...
* “Doktor da olmak istiyordum, öğretmen de... Artık hepsini olabiliyorum, iyi ki oyuncuyum” söylemine katılmıyorsunuz o halde...
- Daha hakiki, daha dolu dolu yaşama fırsatları olsaydı, böyle bir şeye ihtiyaç duymazlardı. O oyunculuğu seziyor ve izlerken utanıyorum ben. Çünkü o insanları değil, oynadıkları rolleri görmek istiyorum. Benim önümde durup dururken soyunuyorlar gibi tuhaf bir durum yaşıyorum.
3 YAŞINDA EŞYALARIMI TOPLAYIP EVDEN KAÇTIM
* Aileniz ya da arkadaşlarınızın sizin hakkınızdaki ortak fikri nedir diye sorsam?
- Ortak söyleyebilecekleri şey özgürlükle biraz kafayı bozduğum olabilir. Özgürlüğe çok düşkünüm. onun peşine düşerim, ararım. Bunun dışında kimi çok disiplinli olduğumu söyleyebilir, kimi dağınık olduğumu...
* Bu kadar özgürlükçü olduğunuzu ne zaman fark ettiniz?
- Çok küçükken. Özgürlüğü böyle tanımlamayı hiç istemezdim ama ilk hatırladığım 3 yaşındayken eşyalarımı toplayıp evden kaçmıştım.
* Nereye kaçtınız?
- Karşı evin merdivenine kadar kaçabilmişim... Bir şeye canım sıkılmıştı galiba.
* Bir şeye canınız sıkılınca kaçma durumları devam etti mi sonrasında da?
- Yok. Ama bana iyi gelmeyen bir ortamdan uzaklaşırım.
Bizleri kıyaslamak çok büyük haksızlık
* “Tatar Ramazan” nasıl bir uyarlama oldu sizce?
- Kimi uyarlamalar bir öncekini hatırlatmıyor, kimi de “keşke eski haliyle kalsaydı” dedirtiyor. “Tatar Ramazan” filmlerini de çok severim. Özellikle Kadir İnanır çok çok iyi oynamıştır o filmde. Ama şimdiki işimizi onunla kıyaslama ihtiyacı hissetmedim. Çünkü ikisinde durumlar, ilişkiler ve ortam çok farklı. Burada “Tatar Ramazan”ın başka insanlarla ilişkilerini de görüyoruz.
* Ama söz konusu uyarlama olunca, ister istemez oyunculuklar da kıyaslanıyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
- Oyunculukları da kıyaslamaya gerek yok, çünkü bu bir rol ve aynı rolü pek çok kişi oynayabilir. Bunu kıyaslamak iki oyuncuya da çok büyük haksızlık.
Kendini tanımlama meselesi zorluyor
* Güzide’nin özelliklerini saydınız. Peki, kendi özelliklerinizi de bu kadar rahat ifade edebiliyor musunuz?
- En zorlandığım şey kendini tanımlama meselesi... “Ben böyle biriyim” dediğin zaman kendini tasarlamış oluyorsun. Oysa gerçek hayatta hiçbirimiz öyle yazılı karakterler değiliz.