Bilal Özcan: Zeki Müren, benimle ilgili o bilgiye nasıl ulaştı?
Zeki Müren'in bana bir vasiyet gibi şöyle dediğini daha önce yazmış olabilirim. "Beni unutma, unutturma Bilal; her fırsatta anlat'... Bu nedenle, bu çok değerli sanatçıyı benden daha çok okuyacaksınız.
BURAYA TIKLAYARAK YOUTUBE KANALIMA ABONE OLABİLİRSİNİZ
Bilal Özcan yazıyor
(Zeki Müren'le anılarım - 8'inci Bölüm)
Zeki Müren telefon konuşmalarımızda, yurt dışına yaptığı seyahatlerden de söz ederdi.
Paris, Londra, New-York, Los Angeles, Las Vegas gezilerini çok dinlemiştim.
Amerika’ya, hayattaki en uzun süre arkadaşlık yaptığı kişi olan, en yakını Şahap Koptagel ile gitmişti.
En uzun süre!
Ölümüne kadar!
Hayır hayır!
Ölümle dahi bitmeyen arkadaşlık, dostluk, kan kerdeşlikti onlarınki!
Şaşırdınız mı?
Şaşırın!
Ben resmen afallamıştım.
Ah Şahap Koptagel ah...
Beni çok ama çok şaşırtan koca yürekli adam!
Anlatacağım...
Her şeyin sırası var...
ZEKİ MÜREN SON YOLCULUĞUNA ÇIKARKEN ISRARLA NE İSTEDİ? BİLAL ÖZCAN'IN İLGİNÇ YAZISI İÇİN TIKLAYIN
1990’lı yıllar, gazeteci ve televizyoncu olarak işim gereği yurt dışına çok sık çıktığım bir dönemdi...
Her ay ortalama iki kez, haber peşinde çeşitli ülkelere gidiyordum...
Bodrum’daki evine kapanıp kalan Zeki Müren’in, sağlıklı yıllarında yaptığı seyahatleri anlatırken duygulandığını fark ettim,
O yolculukları, o güzel günleri, gezip gördüğü yerleri özlüyordu.
Türkiye’de henüz; banyo ürünleri, kozmetik malzemeleri satan dünyaca ünlü İngiliz ve Fransız mağazaları açılmamıştı.
Yarı saydam gibi, rengarenk, enfes kokulu sabunlar, hindistan cevizli, karamelli, kakaolu vücut kremleri, şampuanlar henüz burada yoktu.
Zeki Müren ise telefonda, eski senelerde o ülkelerden aldığı sabunlardan, köpük ve kremlerden öyle güzel bahsediyordu ki...
O mükemmel sabun ve diğer banyo ürünlerine ben de meraklıydım.
Londra seyahatlerimde, mutlaka bir The Body Shop mağazasına uğrar, zevkle alışveriş yapardım,
Paris yolculuklarımda ise Yves Rocher’lerden cilt ve saç bakım ürünleri alırdım.
Zeki Müren’i dinlerken aniden aklıma bir fikir geldi,
Birkaç gün sonra bir konser çekimi için Londra’ya gitmem gerekiyordu,
Sevgili Paşam’a o sabunlardan getirecek, sürpriz yapacaktım.
Kaldığım otel, şehrin merkezi sayılabilecek Oxford Street’e sadece 50 metre mesafedeydi,
Cadde üzerindeki The Body Shop mağazasını elimle koymuş gibi buldum,
Kendimi Zeki Müren’in yerine koyup alışveriş yaptım.
BÜLENT ERSOY MORGDA, ZEKİ MÜREN'İN KEFENİNİ AÇTIRIP YÜZÜNÜ ÖPTÜ! BİLAL ÖZCAN'IN İLGİNÇ YAZISINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN
O zamanlar, bugünkü gibi kargo firmaları yoktu,
İstanbul’a dönünce, ulaştırma servisindeki arkadaşlar hediye paketini, garajlardan kalkan bir Bodrum yolcu otobüsünün muavinine teslim etti,
Ertesi sabah Zeki Müren’in yardımcısı Hüseyin beyi arayarak, Bodrum otogarına gitmesini, Zeki bey için gönderdiğim bir paketi almasını söyledim.
O gün öğleden sonra Zeki Müren aradı,
-“Aşkolsun Bilal” diye başladı konuşmaya,
-“Ne zaman gittin İngiltere’ye, ne zaman aldın bunları, bu ne ince düşünce...”
-“Canım Paşam güle güle kullanın, önceki gün hatırınızı sormak için aradığımda, Londra’daydım... Ama sürpriz bozulmasın diye orada olduğumu söylemedim. Siz her şeyin daha da iyisine layıksınız, kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederim”
-“Çok mutlu ettin beni. Şimdi Fatma hanıma söyleyeceğim, banyoyu hazırlasın. Bir köpük banyosu yapayım, o gönderdiğin cicilerle şöyle güzel bir sabunlanayım, misler gibi kokayım...”
Zeki Müren’in hediyeye çok sevindiğini görünce öyle mutlu oldum ki,
Daha sonra gittiğim seyahatlerden ona sevebileceği armağanlar getirmeye devam ettim,
Paris’ten şal, Tokyo’dan Kimono, Moskova’dan havyar, Saint Petersburg’dan Matruşka bebekler, Nürnberg’den o şehre özgü Lebkuchen isimli kurabiye ve kek çeşitleri, Amsterdam'dan peynirler, Bükreş’ten Ana Aslan gençlik kremi vs...
Bu liste uzar gider...
1995 yılı Temmuz ayıydı,
Yaz tatili için ailece, Bodrum’a gitmeye karar verdik.
Samsunlu işadamı Hasbi Menteşoğlu’nun, Gümbet’in üstünde Yedi Değirmenler’in olduğu tepenin ucundaki, o zamanki ismiyle ‘Club M Oteli’nde yer ayırdım.
Zeki Müren’e de “İstanbul’dan bir arzunuz var mı, ailemle Bodrum’a tatile geliyorum” diye haber verdim.
Teşekkür etti...
BİLAL ÖZCAN: ZEKİ MÜREN TARKAN KADAR VERGİ ÖDEYECEĞİNİ ÖĞRENİNCE NE DEDİ, TIKLAYIN…
23 Temmuz benim doğum günüm,
Öğlen saatleri ailece otelde, odadaydık,
Kapı çaldı, açtım.
Aaaaa!..
Elinde bir paketle Hüseyin bey gülümsüyor,
Zeki Müren’in yardımcısı...
Çok şaşırdım,
İçeriye buyur ettim...
Bir kağıt uzattı,
“Hep sürprizi sen mi yapacaksın kibar çocuk. Doğum günün kutlu olsun sevgili Bilal. Sana, aile bireylerinle beraber sağlıklı ve mutlu nice yıllar dilerim.”
Altında Zeki Müren’in imzası ve ismi...
Paketi açtım, çok güzel, kaliteli iki ayrı kumaş,
Biri lacivert, diğeri yeşil renkte,
Ben bakınırken, Hüseyin bey kumaşlardan birinin takım elbiselik, diğerinin pantolonluk olduğunu söyledi.
Paketin içinden bir de poşet çıktı,
İçinde Bodrum’a ait çok sayıda hediyelik biblolar, duvar süsleri, bardaklar...
Hemen Zeki Müren’e telefon açtım,
“Paşam çok zarifsiniz, ne kadar düşüncelisiniz. Çok teşekkür ederim. Ama ben size hiç doğum günümden söz etmemiştim ki nereden bildiniz bugün doğum günüm olduğunu?”
Hiç açık vermedi.
Ancak,
Cevabı 26 yıldır aklımda,
“Unutma Bilal, ben Zeki Müren’im.”
BURAYA TIKLAYARAK YOUTUBE KANALIMA ABONE OLABİLİRSİNİZ
Çocuklarım Setenay ile Emrah ve o zamanki eşim Seval hanım da bu jeste, en az benim kadar şaşırmış ve mutlu olmuşlardı.
Telefonu kapattım ama aklımdan o soru çıkmıyor,
Acaba, Zeki Müren doğum günümü nasıl öğrendi?
O günlerde internet daha yeni yeni yaygınlaşıyor,
Öyle bugünkü gibi, aradığın her bilgiyi bulmak söz konusu değil.
Hemen, habercilikte çok sık uyguladığım yönteme başvurdum,
Konunun muhatabı ya da başka bir deyişle karşımdaki gibi düşünmek, haber araştırmalarında bilinmeyene ulaşmamda hep yardımcı olmuştu.
Bu kez de öyle yapmaya karar verdim,
“Ben Zeki Müren olsam, benim doğum günü tarihimi en sağlam ve risk almadan nereden öğrenebilirim?”
…....
Sonra kendi kendime olasılıkları sıralamaya başladım,
“Zeki Müren olsaydım, aile fertlerini ve yakın arkadaşları arayıp sormazdım, çünkü onlar beni ele verebilirdi.”
“Nüfus idaresinden alınamaz, oradan bilgi sızmaz.”
“Hava yolu şirketi, düşük ihtimal ama çok iyi tanıdık varsa mümkün.”
“Bu ihtimal kenarda dursun” diyerek düşünmeye devam ettim,
Birden bire “Buldum” diye bağırdım...
Düşüncem şuydu:
Zeki Müren bizzat kendisi işyerimi, Star TV’nin 'personel servisi'ni aramış ve bana bir sürpriz yapacağını söyleyerek bu bilgiyi rica edip almıştı.
Her ay neredeyse iki kez, yeni ve ilginç bir telefon görüşmemizin kayıdı ile programa konuk olan Zeki Müren’le dostluğumuzu, kanaldaki herkes biliyordu.
O nedenle, bana bir jest yapmak amacıyla istediği bu bilgiyi, ona seve seve vermişlerdi...
…...
Tatil dönüşü ilk işim, o zamanki ismiyle ‘personel servisi’, bugünkü ismiyle ‘insan kaynakları servisi’ne uğramak oldu.
Her şey tahmin ettiğim gibi gelişmişti.
Ancak, bu bilgiyi personel servisinden aylar önce rica edip almıştı.
Benim hediyelerime karşılık, o da bana bir jest yapmak istemiş ve bunun için en uygun zamanın doğum günüm olacağını düşünmüştü.
23 Temmuz tarihini öğrenince de sürpriz için uzun bir süre beklemişti.
Bodrum’a tatile gitmeseydim muhtemelen hediyeleri 23 Temmuz’da Star TV’ye gönderecekti,
Ben oraya gidince Hüseyin beyle otelime gönderdi.
Bilal Özcan yazdı