Aldatmanın başrolü cinsellik mi? İşte ilginç detaylar
Bugüne kadar aldatmanın sebepleriyle ilgili birçok yazı okumuş, pek çok fikir duymuş olabilirsiniz.
Evet, aldatma denilince akla ilk önce ilişkisinden mutlu olmayan erkek ya da kadın ve tekdüze bir yaşam geliyor. Ayrıca evli ve çocuklu olmak da...
Ama en çok tekdüze bir cinsel yaşam geliyor. Peki aldatmanın en sık görülen sebeplerinden biri olan cinsellik neden ilişkiyi bu boyuta kadar götürüyor? Ne oluyor da cinsellik aldatmanın başrol oyuncusu olmaktan figüranlığa geçemiyor? Psikoloji Uzmanı Dr. Zafer Akıncı, “Aldatma konusu, tüm açılardan bir şekilde cinsellikle bağlıdır. Her ne kadar bazı kişiler 'Cinsellikle ilgisi yok, biz sadece konuşuyorduk' dese de aldatma tamamen cinsellikle ilgili. Zaten cinsellikle hiç ilgisi bulunmayan yakınlığa biz arkadaşlık ya da dostluk demiyor muyuz?” diyor.
“Cinsellik bir dürtüdür”
“Çoğumuz cinselliği yanlış biliyoruz. Cinsellik bir istek, bir paylaşım, bir yaklaşım değil; bir dürtüdür” diyen Dr. Akıncı şöyle devam ediyor: “Dikkat ederseniz cinsellik için su içmek, yemek yemek gibi bir dürtüdür diyorum. Bunu bilimsel kaynaklara dayanarak söylüyorum. Bu dürtünün gelişmiş şekli olarak paylaşım, istek, yaklaşım ve iletişim ortaya çıkıyor. Bu yüzden tüm kadınlar ve erkekler bir şekilde bilinçaltlarının en derin yerinde tanımını değiştirse de cinselliği istemsiz arıyor. Bunun içindir ki büyük ilişki kuramcıları evlilik doyumu diye bir tanım geliştirdirdi.
Aldatmayı aşmanın yolu ilgiden geçiyor
Aldatmaları engellemek, evlilikleri korumak şüphesiz hepimizin istediği bir şey. Bu konuyla ilgili araştırmalar sınırlı fakat M.D. Buss’ın yaptığı bir çalışmada insanların aldatılmaya karşı aldıkları önlemler ile yaptıkları hareketlerin bir listesi çıkarıldı ve hangilerinin daha etkili olduğu incelendi. Sonuçlar; kontrolcü ve duygusal açıdan manipülatif taktiklerin işe yaramadığını gösteriyor. Yapmanız gereken; eşinizin size karşı motivasyonunu ve isteğini arttırmak. Onu önemsediğinizi ve sevdiğinizi göstermek. Dikkatini kendi üstünüzde tutmak için dış görünüşünüzü iyileştirmek. Burada partnerinizin gerçekten nelerden hoşlandığını keşfetmek çok önemli. Çünkü başkasının yaptığı değişimleri yapmak çok da işinizi kolaylaştırmayabiliyor. Cinsel uyum ve beğeni konusu gerçekten çok kişisel! Eğer doğru değişimleri doğru zamanlama ile yaparsanız sihirli sonuçlar alabilirsiniz. Bunun tatmin edici sonuçları hem uygulamalardan hem de araştırmalardan biliniyor.
Hamilelik ile aldatma
Hamilelikle cinsel hayat arasında ciddi bir ilişki bulunuyor ve bu konu evliliklerin en hassas noktalarından biri. Dr. Akıncı, “Journal of Andrology’de yer alan bir araştırmada kadınlarda hamileliklerinin cinsel ilişkiyi olumsuz etkilediği yazıyor. Bu çalışmayı okuyan kişiler kadınların hamilelik sürecinde cinsellik açısından olumsuz etkilendiğini düşündü. Oysa ki hamilelik sürecinin kadınların cinsel isteklerini artırıcı etkisi olduğu biliniyor. Aslında hamilelik süreci erkeklerin 'Bebek zarar görür, eşim zarar görür, bebeğim karnında iken nasıl yapabilirim...' gibi yanlış algılarından kaynaklı cinsel hayatının olumsuz etkilendiği, eşine karşı cinsel isteksizlik yaşadığı bilimsel olarak kanıtlandı. Dolayısıyla hamilelik süreci sadece kadınların değil erkeklerinde çok etkilendikleri bir süreç” diyor.
Seks ya da tutku bağımlılığı aldatma için bir sebep mi?
Seks bağımlılığı ve tutku bağımlılığı psikiyatrik olarak kabul edilip, literatürde yayımlanmış ve tedavi edilen bir hastalık. Ancak bu duruma Scott A. Johnson isimli bir araştırmacı çok farklı açıdan yaklaşıp, “Öyle midir, değil midir sorusundan çok bazen zengin, ünlü ve nüfuzlu kişiler bu tanıyı aldatmanın sorumluluğundan kaçmak için alır ve kullanır” diyor. Bu yaklaşım seks veya tutku bağımlılığının kötüye kullanımını durdurmak için iyi bir yaklaşım olarak kabul ediliyor. Çünkü bazı kişiler "Ne yapayım elimde değil, ben aslında hastayım" diyerek yaptığı yanlışlıklara devam edebiliyor. Eğer böyle bir durum varsa hemen bir doktora başvurmak gerekiyor.
Türkiye aldatmada ön sıralarda
Psikoloji Uzmanı Dr. Zafer Akıncı, dünyada ve Türkiye’deki aldatma ile ilgili araştırmalardan yola çıkarak şöyle diyor: “Aldatma konusu tüm zamanların en çok tartışılan konularından biri. Aslına bakarsanız aldatma konusunda birbirine çok zıt çalışmalar yayımlanmadı. Çoğu uzman erkeklerin daha çok aldatma eğiliminde olduğu ve yaptığı görüşünde. Bu konuda en tutarlı veriler Şikago Üniversitesi’nin 1972’den beri toplamakta olduğu Genel Sosyal Anket (General Social Survey GSS)’tir. Evli insanlar içinde, erkeklerin yüzde 12’si kadınların yüzde 7’si evlilik dışı ilişkide bulunduğunu kabul ediyor. Ancak insanlar bu konuda yalan söylemeye yatkın. Bu oranların daha yüksek olduğunu varsayabiliriz. Erkekler için yüzde 15, kadınlar için yüzde 10 diyebiliriz. Neredeyse tüm bilimsel çalışmalar erkeklerin eşlerini daha çok aldattığı yönünde. Ancak David M. Buss isimli bir araştırmacının yaptığı farklı bir çalışmaya göre, kadınlar ve erkekler aynı oranda aldatıyor ama erkekler, kadınlara kıyasla aldattığını daha çok kabul etme eğiliminde. Bu görüş çok dikkate alınmasa da bir grup uzman doğru olduğunu kabul ediyor. Türkiye’de ise Cinsel Sağlık Enstitüsü’nün verilerine göre erkeklerin yüzde 58’i eşini veya partnerini aldatıyor. Bu oran, evli kadınlarda yüzde 40’ları buluyor. İlginçtir ama Türkiye, dünyada aldatma ortalamalarında üst sıralarda yer alıyor.”
“Bir kere aldatan yine yapar” düşüncesi doğru mu sizce?
Ne yazık ki aldatma hakkında çok fazla söylenti ve mit var. Bunlardan önemli bir tanesi de “Birkere aldatırsa yine yapar” söylentisi. Klinik Psikolog Kayla Knopp, yaptığı bir çalışmada daha önceki sadakatsizlik sayısının, gelecekteki davranış üzerinde herhangi bir etkisini bulamadı. Bunun anlamı bir kere aldatan bir daha yapmaya bilir oluşu. “Bir kere aldatırsa yine yapar” hem bilimsel araştırmalarla çelişen yanlış, hem de yıkıcı aldatma davranışını tekrar ettiren, koşullayıcı ve zararlı bir inançtır.Aslında “Bir kere aldatırsa yine yapar”inancı eşimiz için olmasa da çocuklar için geçerli bir yaklaşım. Aldatmak ile ilgili çalışmalarıyla tanınan ünlü psikolog Dr. Susan Marchant-Haycox, "Eğer bir çocuk ebeveynlerinden birisinin diğerini aldattığını bilerek yetişirse, bir süre sonra sadakatsizliği kabul edilebilir bir şey olarak algılamaya başlar.Bir yetişkin olduğu zaman da aynı aldatma davranışını yapma ihtimali çok yüksektir"diyor.
Cinsel yaşamda aldatmayı aşmanın yolları
Nancy L. Murdock tarafından Missouri-Kansas Üniversitesi’nde bu konuyla ilgili birçok çalışma yapıldı. Aile terapisti Murdock, aldatmadan sonra başarıyla ilişkilerini düzeltmeyi başarmış çiftleri inceleyerek hangi faktörlerin etkili olduğunu belirledi.
1-Olaya bağlı travmanın seviyesi. Eğer travma çok yüksekse travmanın hafifletileceği bazı psikolojik teknikler çok iyi sonuçlar verebilir. Bu konuda EMDR yaklaşımından iyi sonuç alınıyor.
2-Psikoterapist Murdock Murray Bowen’ın ortaya attığı bir kavram “differentitation of self” tekniği çok kullanılıyor. Bu yöntemde bireylerin duygusal ve zihinsel fonksiyonlarını birbirinden ayırarak durumu düzeltme yoluna gidiliyor. Bu konuda beyinlerinin duygu bölgeleri erkeklere göre daha aktif olan kadınlar çok daha zorlanarak başarıyor. Duygularının etkilerini düşürerek düşünebilme becerisi için Mindfulness tekniği etkili sonuçlar veriyor.
3-İlişkiye bağlılık seviyesi. İlişkiye çok yatırım yapmış olma hissi. Bu hissin ilişkiyi koruyucu etkisi bulunuyor. Eğer kişi “Zaten ayrılsam başkasını bulurdum” gibi düşüncelere girerse sahip olduğu ilişki yıkılma tehlikesi altında oluyor.
4-İlişkiden memnuniyet. Memnuniyeti artırmak için kadın ve erkeğin ortak zevk alabilecekleri faaliyetleri geliştirmeleri gerekiyor.
5-Affedebilme becerisi. Bunun için travmanın geçmiş, kırgınlığın azalmış olması gerekiyor ki affetme süreci başlayabilsin.
Aldatmanın en çok görülen sebepleri arasında neler bulunuyor?
Psikoterapist Robert Weiss’a göre erkeklerin bir bölümü yaptıkları şeyin aldatma olduğunu inkar ediyor. Örneğin, başka kadınlarla cinsel içerikli yazışmalar yapmayı aldatmak olarak kabul etmeyebiliyor.
Weiss erkeklerin aldatma sebeplerini şöyle sıralıyor:
1- Olgunlaşmamış olmak: Ciddi ilişkilerde yeterince deneyiminin olmaması ve yaptığı şeyin ağırlığını fark etmemek.
2- Aynı anda yaşanan başka sorunlar: Alkol ve madde bağımlılığı gibi karar verme mekanizmasını etkileyen komorbid sıkıntılar.
3- Özgüvensizlik: Yaşlandığı, yeterince yakışıklı, zengin veya zeki olmadığı hissi. Orta yaş krizi.
4- İlişkinin bitmesi, I. versiyon: İlişkisini bitirmek istiyordur ama partnerine ayrılmak istediğini söylemek yerine aldatır. Ayrılma işini karşı tarafa yıkmaya çalışır.
5- İlişkinin bitmesi, 2. versiyon: Şu anki ilişkisini bitirmek ister, ama başka bir dala tutunmadan bu dalı bırakmak istemez. Hala bu ilişkideyken bir sonrakini hazırlar.
6- Tutkuyu bağlılıkla karıştırma: Uzun süreli bağlı bir ilişkide tutkunun yerini daha hafif ama daha anlamlı duygulara bırakmasının normal olduğunu bilmez.
7- Dostlarından yetersiz destek: Arkadaşlarından destek almayıp, duygusal ihtiyaçlarını tamamen eşine bırakmıştır. Eşi duygusal ihtiyaçlarını karşılamadığında dönecek bir yeri kalmaz ve başkasını arar.
8- Çocuklukta taciz yaşamak: Çocuklukta yaşadığı birtakım travmatik durumlar şu anki ilişkilerinde bağlılığını etkileyebilir.
9- Bencillik: İstediğini elde ettikçe ne olduğunu umursamaz. Evliliği etrafından dolaşması gereken bir kurallar bütünü olarak görür.
10- Kendini özel ve eşsiz görmek: Başka erkeklerin hak etmediği bir şeyi hak ettiğini hisseder. Kurallar ona işlemez. Kendini ödüllendirmekte özgürdür.
11- Dürtülerini durduramama: Aldatmak fikri aklının ucundan geçmediyse bile fırsat çıktığında ilişkisine ne olacağını düşünmemiş ve kendini kaptırmıştır.
12- Gerçek dışı beklentiler: Partnerinin her isteğini ve ihtiyacını 7/24 karşılamasını beklemiştir. Karşılamadığında dışarıdan tatmin arar.
13- Öfke ve intikam: Eşini incitmek için aldatır ve yalan söylemekle bile uğraşmaz. Partnerinin bilmesini ister.