Bilal Özcan yazıyor: Selin Ciğerci’nin düğününde neler yedim, neler gördüm!

Davetlere gidenlere, “Yediğin, içtiğin senin olsun, gördüklerini anlat” demek adettendir. Yoo ben yiyip içtiklerimi de anlatacağım…

- Bilal Özcan yazıyor -

Davetlere çok fazla katılmıyorum,

Selin Ciğerci geçen ay arayıp da “28 Ekim’de düğünüme bekliyorum Bilal Abi…” diye çağırınca kendime şaşırdım doğrusu,

Ağzımdan “Geleceğim” kelimesi döküldü…

Selin’i ikiletmedim bile!

Sevdiklerime hep böyleyim işte.

Selin’i de, içi dışı bir olarak tanıdım, sevdim.

Gökhan’la yakışıyor ve birbirlerini tamamlıyorlar.

Paylaşımlarında görüyoruz; beraber ne güzel eğleniyor,

Kendileriyle dalga bile geçiyorlar,

O hallerine bayılıyorum,

Samimi davranışlarıyla herkesin kalbini kazanıyorlar…

                                    ……..

Editörüm Deniz’le Swiss Otel’e gittik ve saat 19.00’da lobideki rahat koltuklara gömüldük.

Arkamızdan, yanında birkaç erkekle Alişan girdi otelin kapısından…

Üzerinde günlük bir kıyafet vardı ve bir başkası onun takım elbisesini taşıyordu…

Deniz, “Niye böyle gelmiş Bilal bey?” diye sordu…

“Yukarıda odası vardır, orada hazırlanacaktır düğüne” diye cevap verdim.

                                          …….

Biraz sonra kokteyl salonuna indik,

Deniz“Bilal bey bakın Özlem Yıldız” dedi,

Doğrusu tanıyamadım; ne kadar zayıflamış ve galiba görmeyeli estetik operasyon geçirmiş,

Burnu ne kadar da küçülmüş!

Deniz’in,“Bilal bey Esra Balamir de burada” demesiyle, Esra’yla öpüşmemiz arasında 15 saniye ya geçti ya geçmedi,

Görünce geldi ve olanca nezaketiyle, haberlerimi ilgiyle takip ettiğini söyledi.

Esra’nın da burnu biraz daha mı küçülmüş, yoksa benim gözlerim mi bozuldu acaba?

Yok yok, bu kızların estetikçisi hep aynı kişi galiba,

Birbirinin kopyası burunlar hemen fark ediliyor.

Biraz sonra Özlem Yıldız’ın hatırını sorarken ondaki bariz değişikliği daha yakından görüyorum.

                                             …..

Düğünün yapıldığı salonun bembeyaz dekorunu çok beğendim, 

Gecenin en çok merak edilen konusu Demet Akalın’ın düğüne katılıp katılmayacağıydı,

Günlerdir Selin’le Demet’in küs olduğu yazılıp, anlatılıyordu,

Oysa küslük filan yoktu,

Demet de Selin de bana açıklamış, söylediklerini yazmıştım…

Yardımcım Tuğçe mesaj yolladı:

Demet evinden çıktı, düğüne doğru geliyor!

Hemen ardından postu da paylaştı,

10 dakika geçmedi, tüm sayfalar haberi bizden kopyalayıp kullandı…

                                               ……

Demet Akalın yarım saat sonra kızı Hira ve kocası Okan Kurt’la salondan içeriye girdi,

Deniz fırlayıp cep telefonuyla video çekmeye başladı,

Çekti, Tuğçe’ye attı; o da üç dakika sonra İzmir’deki evinden postu paylaştı:

‘Demet Akalın Selin Ciğerci’nin Düğününde!’

Ve yine sayfalar haberi aldı, kullandı…

Yaşasın yeni nesil gazetecilik!

                                             ……

Işın Karaca’yı gördüm bir ara,

Linet, menajeri Haluk Şentürk’leydi. 

İşte Cemil İpekçi, hemen önümdeki masada,

Modacı Gülşah Saraçoğlu değil mi şu yan masadaki,

Alişan ile eşi Buse Varol, Demet Akalın ve Okan Kurt’la birlikte oturuyor, 

Simge Sağın menajeri Özgür Aras ile gelmiş,

Seda Sayan’ın şarkıcı yeğeni Ayçam ve partneri Cem ile aynı masadayız,

Selin İmer ile kocası Mustafa Ceceli ise iki masa ilerimizdeler,

Deniz görmüş, Gupse Özay da gelmiş düğüne…

Nikah kıyılırken dayanamadım ve kalkıp ben de çekim yaptım,

Baktım Selin ağlayacak, zoom girdim iyice yüzüne,

Nikah memurunun sorusunu cevaplandırıyordu o anda, 

“5 yıldır hep bu anı bekledim…” derken ağladı işte,

Ağladı ve benim de yüreğimi dağladı…

Laf aramızda,

Gelinliğine bayıldım Selin’in,

Harika bir model, harika bir dikiş…

                                         ……

Böyle davetlere gidenlere, “Yediğin, içtiğin senin olsun, gördüklerini anlat” demek adettendir.

Yoo ben yiyip içtiklerimi de anlatacağım…

Bir kere şunu peşin söyleyeyim,

Swiss Otel’in nazik, zerafet dolu erkek ve bayan garsonlarının, birkaç kez ısrarla sormalarına rağmen, yemekle birlikte ne beyaz şarap, he de kırmızı şarap içmedim.

Bana göre, insanın vücudunu sigarayla zehirlemesi kadar saçma bir başka şey de alkolle zehirlemesidir.

Al birini, vur diğerine…

                                              …….

Ve işte düğünde yediklerim:

En önce, 10 çeşit Türk meze tabağı geldi.

Sonra ‘Cafe mantarlı Risotto’

Risotto, taze baharatlı kabak, kuru domates ve permesan peynirle servis edildi.

Doğrusu çok beğendim; tadı damağımda kaldı.

Ana yemek ise ‘Fırınlanmış Dana Kol’ idi…

Rosti patates, kök sebzeler ve doğal sos ile sunuldu.

Menüde ‘Madagaskar’ isimli çok leziz bir tatlı vardı ki anlatılamaz,

“Anlatılamaz, ancak yenir” dersem bozulur musunuz acaba?

Valla bozulun, hatta tamire gidin,

Ama o tatlı yenildi canlar!

Sütlü çikolata kaplamalı ve vanilyalı dondurma ile yenildi, bitti….

Peki size ne oluyor?

Niye ağzınızı şapırdatıyorsunuz ki?

Tatlıyı yiyen benim!

 

Düğünde Selin ve Gökhan'la hatıra pozu da çektirdim.                                 

Siz mızıkıyorsunuz,

O yüzden ; düğün pastasını hiç anlatmayacağım, 

Zaten siz anladınız onu!

Hani böyle çok katlı da, beyaz renkli,

Hani bir yiyen pişman, bir yemeyen,

Hani bal mı desem, vanilya mı desem, çikolata mı desem,

Bir tadı vardı ki, of anam of…                                     

Doğrusu Selin Ciğerci ve Gökhan Çıra düğünün en çok eğlenen çiftiydi,

Nasıl dans ettiler, nasıl oynadılar; nasıl kurtlarını döktüler görmeliydiniz.

Sahneye çıkıp şarkı söyleyen Alişan, Linet ve Simge Sağın düğüne çok özel, ayrı bir anlam kattılar…

                                       …….

Gökten üç elma düşmüş,

Biri bana, biri sana, diğeri ise Tarçın’a…

“Tarçın kim”mi?

Tarçın, bir gün babasıyla addalara giderken...

Küçük, tatlı köpeğim…

“Burada şimdi Tarçın’ın ne işi var?” demeyin,

Özlemiş olamaz mıyım?

Allah Allah.

Isır Tarçın şunları…

Durun, kaçmayın…

Tut Tarçın!  

- Bilal Özcan -

YORUM YAP
YORUMLAR